444 4 484
bilgi@gucluhanguclu.com
Beşyol, Florya, Akasya Sk. No:4 D:1, 34295 Küçükçekmece/İstanbul
Beyin ve sinir cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Güçlühan Güçlü, her bireyin sağlık ihtiyaçlarını bütünsel bir yaklaşımla ele alır. Tedavi sürecimiz, fiziksel iyileşmenin ötesine geçerek, bireyin genel yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlar.
Doç. Dr. Güçlü, nöronkoloji alanında beyin, hipofiz, omurilik ve omurga hastalıklarını tedavi etmek için ileri teknolojiyi kullanmaktadır.
Doç. Dr. Güçlü, fonksiyonel beyin sağlığı alanında, epilepsi ve hareket bozuklukları için DBS ve Cord Stimülatörü gibi yenilikçi tedaviler uygular.
Cerrahi sırasında sinir sistemi fonksiyonlarının gerçek zamanlı izlenmesi, komplikasyonları minimize etmek ve cerrahi sonuçları iyileştirmek için kullanılır.
Beyin cerrahisi sırasında cerrahın tümörleri ve diğer hedef yapıları yüksek doğrulukla belirlemesine yardımcı olan ileri görüntüleme teknolojisi.
Ameliyat sırasında anlık olarak bilgisayarlı tomografi (BT) görüntüleri alarak cerrahi müdahalelerin doğruluğunu artırır.
Cerrahi sırasında ultrasonografi kullanarak tümörlerin ve diğer anormalliklerin belirlenmesine yardımcı olur.
Minimal invaziv cerrahi teknikler kullanarak, küçük kesilerden endoskop yardımıyla beyin ve omurilik cerrahisi yapılması.
Beyin tümörleri ve diğer beyin anormalliklerinin tedavisinde kullanılan, yüksek doz radyasyonun hassas bir şekilde uygulanmasını sağlayan cihaz.
Beyin tümörü ameliyatı
Beyin ve sinir cerrahisi ameliyatı
Yıl tecrübe
Yayınlanmış makale
Uluslararası ödül
Bazı beyin tümörleri uzun süre belirti vermez veya çok az yakınmaya neden olurlar. Özellikle iyi huylu yavaş büyüyen kitleler ve doğumsal tümörlerde tanı konulması yıllarca gecikebilir, bazen de tesadüfen bulunurlar. Beyin tümörlerinde genel belirtiler iyi tanımlanmıştır: başağrısı, kusma, görme azalması, çift görme, epilepsi nöbeti geçirme, kol ve bacaklarda güçsüzlük ve uyuşma, unutkanlık, konuşma bozuklukları, dengesizlik ve yürüme bozukluğu, hormonal dengesizlikler gibi…
Ani, şiddetli ve kolay geçmeyen, patlayıcı tarzdaki başağrıları çok önemlidir ve kafa içerisinde ani kanamaların belirtisi olabilirler. Hemen tetkik edilmelidirler. Bazı ağrılar da şiddetli olmamasına rağmen uzun süreli ve sıkıcı tarzda olurlar ki kafa içindeki bir tümör oluşumunu düşündürebilirler. Başağrılarının büyük kısmı migren, tansiyon yüksekliği veya stres kaynaklıdır.
Günümüzde ileri MR incelemeleri ile iyi huylu/kötü huylu tümörler çok yüksek bir doğrulukla ayırt edilebilmektedir. Bunun yanı sıra PET CT/MR gibi yardımcı yöntemler de kullanılabilir. Ancak bir tümörün cinsi ancak dokusunun patolojik olarak incelenmesi ile net olarak isimlendirilebilir.
Evet, yıllarca beyinde bir tümörle yaşamak ve buna dair bir belirti yaşamamak mümkündür. Beyin tümörünün bilhassa yavaş büyüyen türlerinde erken evrelerinde belirti yaşanmayabilir.
Hastaların büyük çoğunluğunda kesin neden ortaya konamamakla birlikte, kafa travmaları, inme, beynin oksijensiz kalması, beyin enfeksiyonları gibi durumlarda nöbetler ortaya çıkabilmektedir.
Epilepside beyinde gerçekleşebilecek olağandışı elektriksel aktiviteyi yakalamak için elektroensefalogram (EEG) testi yapılır. Bu test ile kafa derisine küçük sensörler bağlanarak beyin hücrelerinin birbirlerine mesaj gönderdiğinde üretilen elektrik sinyalleri yakalanıp, anormallik olup olmadığı takip edilir.
Epilepsi hastalarının %70’i ilaçla tedaviye cevap vermektedir. Geriye kalan kısmında da nöbet sıklığı azalmaktadır. Ancak %25 kadar kısmında ilaçlara rağmen yeterli cevap alınamamaktadır. Bu gruba dirençli nöbet grubu denilmektedir.
İlaçlara dirençli ve uygun hastalarda cerrahi tedavi seçeneği söz konusudur. Yani her hastada cerrahi tedavi uygulanamaz. Hastanın uygun olup olmadığına ayrıntılı testler ile karar verilir. Cerrahi tedavi nöbetleri tamamen ortadan kaldırmayabilir. Bazı hastalarda hiç fayda sağlamaz bazılarında ise durumunu daha da kötüleştirebilir. Bu nedenle cerrahi tedavi ilk basamakta düşünülen, sıradan bir işlem değildir. Cerrahi tedavi olarak hastada nöbeti ortaya çıkaran hücre grubunu çıkartma veya buradan açığa çıkan elektriksel uyarımların diğer bölgelere yayılımını engelleme seçenekleri uygulanabilmektedir. Uygun hastalarda beynin belirli bölgelerine elektrot konularak buraların uyarılması (beyin pili) veya vagal sinir uyarılması gibi yöntemler de yapılabilmektedir.
Omurga tümörleri genellikle farklı bir kanserden kaynaklanan metastaz tümörleridir. Bu hastalarda tedaviye verilen yanıta bağlı olarak hastadan hastaya farklılık gösteren durumlar söz konusudur. Beyin tümörlerinde hızlı yayılım gösterdiği durumlarda hastanın kaybedilmesi mümkündür ancak omurilik tümörleri bu bakımdan diğer tümörlerden farklılık gösterir. Omurilik tümörü beyne, kalbe ya da solunum merkezine yakın bir bölgeye yerleşmişse ölüm riski bulunabilmektedir. Ancak bunun dışında omurilik tümörleri hastanın ölümüne değil tedavi edilmezse zaman içerisinde felç geçirmesine neden olabilmektedir. Hasta omurilik tümörü olsa da hayatını devam ettirebilir ancak gerekli tedavileri almazsa zaman içerisinde uzuvlarını kullanamamak ve tümörün bulunduğu bölgeye göre boyundan ya da belden aşağı felç riskiyle karşı karşıyadır.
Omurilik içinde gelişen tümörler genellikle metastaz yapmazlar. Çocukluk çağı bazı beyin tümörleri beyin omurilik sıvısının dolanım yolu üzerindeyse omuriliğe doğru tümör akışı olabilir. Ancak omuriliğin kendinden kaynaklanan tümörler genellikle metastaz yapmazlar.
Omurga ve omurilik tümörleri felce neden olabilmektedir. Özellikle tedavi edilmeyen veya tedavisinde geç kalınan omurga ve omurilik tümörleri zaman içerisinde felce neden olabildiği gibi aniden gelişerek de felç yapabilirler. Omurga ve omurilik tümörünü bulunduğu bölgeye göre felç boyundan aşağı ya da belden aşağı şekilde gelişebilir.
Omurga ve omurilik tümörü ameliyatlarından sonra iyileşme tümörün cinsi, bulunduğu bölge ve hastanın tedaviye verdiği yanıta göre değişkenlik gösterebilir. Genel anlamda omurga ve omurilik tümörü ameliyatlarından yaklaşık 3 hafta sonra hastalar sosyal yaşamlarına geri dönebilirler.